Yaklaşık 47 yıldır Şanlıurfa’da Gazetecilik yapan Müslüm Abacı (Abacıoğlu) ile Şanlıurfa 63 Haber muhabiri ile röportaj yaptı.Sizi tanıyabilir miyiz?1955 yılında Şanlıurfa'nın Siverekli Mahallesi Tosun sokaktaki müstakil evimizde dünyaya gelmişim. İlkokulu Vatan İlkokulunda, ortaokulu Merkez Orta Okulunda ve lise öğrenimimi Şanlıurfa Lisesinde okudum. (Bu arada bir hatırlatmada bulunayım; Benim soy ismim Nüfus Cüzdanları şimdiki tek parça haline gelinceye kadar – önceleri defter halinde idi- ABACI olarak biliniyordu. İlkokul, Ortaokul, Lise ve hatta Eğitim Enstitüsü – Öğretmenlik- diplomalarımda soy ismim hep ABACI olarak geçmektedir. Onun için herkes, özellikle basın camiası beni Müslüm ABACI (gerek öğretmenliğim, gerekse dini yönümün ağır basması ve zaman zaman cemaate imamlık yapmam nedeniyle de Müslüm Hoca) olarak tanır. Daha sonra Öğretmen olarak görev yaptığım Zonguldak’tan gelip Nüfus Cüzdanımı değiştirmek istediğimde soy ismimin ABACIOĞLU olduğu söylenerek yeni kimliğim Müslüm ABACIOĞLU olarak verildi.) 1971/1972 ders yılı sonunda Urfa Lisesinden mezun olduktan sonra, 1972 / 1975 yıllarında İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünde okudum. Daha sonra 1970-71 yıllarından beri sürdürmekte olduğum Fotoğrafçılık ve Gazetecilik çalışmalarımı devam ettirebilmem için Urfa Eğitim Enstitüsü kısma dönem eğitiminde sınavlara girerek mezun olup ilköğretime geçiş yaptım. O yıllardan itibaren Gazetecilik ve Öğretmenlik mesleğini birlikte yürüttüm.1979 yılından itibaren Zonguldak-Ereğli, Afyon-Sincanlı, Şanlıurfa ve köylerinde öğretmenlik mesleğimi sürdürürken, insanlara, çalıştığım bölgelere faydalı olabilmek maksadıyla gazeteciliği de devam ettirdim. Mevcut sorunları zaman zaman dolaylı yollarla da olsa o sıralar çalışmakta olduğum gazetelere haber yapıp göndererek çözümüne vesile oldum. Gazeteciliği “Halka Hizmet” olarak düşünüp, devam ettirdim. 2005 yılı Temmuz ayında öğretmenlik mesleğinin 27. yılında iken emekli oldum ancak, gazetecilik mesleğini halen sürdürmekteyim.Öncelikle; hiçbir zaman kendimi ön plana çıkarmayı kabullenemediğimden dolayı açıklamaları kısaca ancak en doğru şekilde vermeye çalışacağımın bilinmesini isterim. Zira hiçbir zaman BEN demeyi öğrenemedim. Maddiyatı değil, maneviyatı ön planda tuttuk ve değer verdik.Halen Şanlıurfa Gazeteciler Birliği Genel Sekreteri ve Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi üyesi olarak, 46 yılı aşkın Gazetecilik ve 27 yıllık Öğretmenlik mesleğimde dürüstlük ve doğruluktan ödün vermedik.Evli; (Allahu Teâlâ herkesin çocuklarını bağışlasın) 4’ü kız, 2’si erkek 6 çocuk babasıyım. Allahu Teâlâ bağışlarsa 2’si kız, 1’i erkek 3 torunumuz var.Gazetecilik mesleğine nasıl ve ne zaman başladınız?Lise yıllarında, yani 1969/1970’li yıllarda, benden bir üst sınıfta olan amcamoğlu ile birlikte okulda da fotoğraf çekerken okul dışında da hem Şanlıurfa’nın tarihi yerlerinin ve aynı zamanda sanat fotoğrafı diyebileceğimiz ilginç fotoğraf çekmeyi sürdürüp, aynı zamanda Yetkin Pasajında bulunan Foto Murat (Mehmet Lobut) iş yerine yardımcı olurduk. O sıralar Tercüman Gazetesinin Urfa Muhabirliğini yapan merhum Müslüm Köylü’ye de haberlerine fotoğraf takviyesi konusunda yardımcı olurken gazetecilik mesleğine merak sardık ve bazı yayın kuruluşları ile görüşerek haber göndermeye başladık.Gazeteciliği başladığınız dönemde Şanlıurfa’daki gazeteler hakkında bilgi verirmesiniz?Hatırlayabildiğim kadarıyla yerel olarak Urfa’nın Sesi Matbaası ile Hizmet Matbaaları vardı ve aynı isimle yerel gazete çıkarıyorlardı. Hizmet Gazetesinde de merhum Halit Okutan ile birlikte birçok habere gider gereğini yapardık. Daha sonraki yıllarda (doğru hatırlıyorsam 1977 / 1978’li yıllarda Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulundan mezun olarak memleketine dönen Kemal Kapaklı, Güneydoğu gazetesini çıkardı. Güneydoğu Gazetesinde kuruluşundan itibaren İstihbarat Şefi görevi ile haberciliğimizi sürdürdük.1970'li yıllardan itibaren Günaydın Gazetesi, Hayat Mecmuası, Hayat Spor ve Türk Spor Mecmuaları, Anadolu Ajansı (AA), Dünya Gazetesi ve Milli Gazete muhabiri olarak çalıştık. 1978 yılında Son Havadis Gazetesinin de Şanlıurfa Muhabirliğini üstlendik. Ulusal Basın Ajansı (UBA), Türk Haberler Ajansı (THA) gibi basın kuruluşların da muhabirliklerini yaptık.1977 yılından itibaren 20 yılı aşkın süre Türkiye Gazetesi, (İHA) İhlâs Haber Ajansı (dolaylı olarak da Türkiye Çocuk Dergisi, TGRT ve TGRT FM) camiasında muhabirlik başta olmak üzere çeşitli görevlerde bulunduk.1992 / 1993 yıllarından itibaren Akşam Gazetesi gurubu yayınlarının Bölge ve Urfa muhabiri olarak görev yaptık. (Her ne kadar kısa yada uzun süre çeşitli basın kuruluşlarında görev yaptık ise de, hiçbirinde sigortalı olarak çalışmadık. Öğretmenliğe başladıktan sonra ise zaten mümkün olmadı. Ancak gönderdiğimiz haber karşılığı ücretimiz gönderilirdi)1998 yılında haftalık mahalli YENİDOĞUŞ (Birkaç arkadaşın desteğiyle), daha sonraki yıllarda YENİDENDOĞUŞ, Urfa HAYAT Gazetelerini haftalık olarak (Devlet Memuru olmam nedeniyle gazeteleri hep başka arkadaşların ismiyle) çıkardık. Sonraları (M.Keşküş ve M.Atlı arkadaşların sahibi olduğu) Urfa ATILIM gazetesinin yayınlanmasında her yönüyle destek olduk, çalıştık. İlerleyen yıllarda Şanlıurfa Olay Gazetesi ve GAP Gündemi Gazetelerinde de (ayrı yıllarda) haber ve mizanpaj olarak yardımcı olduk, uzun süre çalıştık. Olay Gazetesinin düzenli olarak, GAP Gündemi Gazetesinin de 15 günde bir olan yayınını günlük yayına çevirdikten bir süre sonra yerimizi gençlere bırakarak çekildik. Ancak kendi ulusal gazete muhabirliğimizi ve öğretmenliğimizi aralıksız sürdürmeye devam ettik.AKŞAM Gazetesinin Ethem Sancak tarafından satın alınmasının ardından Yurt Haberlerin isteği doğrultusunda sürekli ve düzenli olan (yine maddiyatı ön planda tutmayarak) sürdürdüğümüz çalışmalarımızı yavaşlattık. Şu an özel haber peşinde koşturmayıp, gelen e-mailleri (Valilik, Belediyeler ve bazı Kurum ve Kuruluşlar) olduğu gibi Yurt Haberlere iletmeyi sürdürüyoruz. Aynı zamanda yine İstanbul’da ikamet eden küçük kardeşim İbrahim Abacıoğlu sahipliğinde ve onun maddi desteğiyle 2015 yılından itibaren Güneydoğu HAKİKAT Gazetemizi Haftalık olarak yayınladık, ancak maddi ve bazı imkânsızlıklar nedeniyle 34 sayı sonrasında 15 günde bir çıkardık ve 39. sayımızda ileriki bir tarihe kadar yayınını durdurma kararı aldık.Toplumu ilgilendiren çok önemli konular ve dini sohbet ağırlıklı köşe yazılarımız çeşitli web sitelerinde ve gazetelerde yayınlanıyor. Fırsat buldukça uygun olan haber ve yazıları Güneydoğu HAKİKAT yayınlamayı sürdürüyoruz.Bu arada o dönemdeki gazetelerden bahsederken, gazetecilik yapanlardan da bahsetmekte fayda var. Zira ölmüş olan meslektaşlarımızı bir kere de olsa anmış olalım ve rahmet okumuş olalım.İlk yıllarımdan itibaren Gazetecilik yapan isimleri şöyle sıralayalım; Naci İpek, merhum Müslüm Köylü, merhum Ömer Okutan, merhum Yaşar İzgördü, merhum Nuri Okutan, merhum Halit Okutan, merhum Bülent Okutan, Hanifi İnal, Siverek’ten merhum Mahmut Özer, Viranşehir’den merhum Eyyüp Seyrek, Suruç’tan Sedat Atilla, Kemal Kapaklı,Sonraki yıllarda ise, yani Öğretmenliğe başlayıp Zonguldak, Afyon illeri ve çevresinde görev yaparken tayin isteyip Şanlıurfa’ya geldiğimde de Ali Kaşka, Ferhat Özer, Mehmet Canbekli, Veysel Polat, Mehmet Yıldırım, Celal Çiftçi Ankara’dan siyasilerden kopup memleketine dönen M.Salih İlhan, yine İstanbul’dan memleketine dönüp Güneydoğu Life Dergisini çıkaran kısa süre önce aramızdan ayrılan merhum M.Talat Akay, merhum Önder Okutan, Siverek’ten Şükrü Dolaş, Akçakale’den Mehmet Dikeç, M.Ali Kapaklı, Ömer Kapaklı, Reşat Uzun, Mustafa Arısüt, Hasan Atmaca, Mehmet Şansal, Mehmet Faruk Deveci ve ilerleyen tarihlerde de hem gazete sayısı, hem gazeteci sayısı artarak devam etti.Bu arada; eski gazeteciler görevlerini hakkıyla yapmaya gayret ederken, uzun süre Valilik Basın Müdürlüğü görevinde bulunan ve halen Şanlıurfa Gazetesinin imtiyaz sahipliğini de bir süre yapan Şanlıurfa Gazeteciler Derneği Başkanı olan M.Kamil Güler’i anmadan geçmek haksızlık olur diye düşünüyoruz.Köşe Yazarlarımızdan Abdülkadir İkbal, M.Kemal Uğuzlu, merhum Mehmet Göncü, merhum Hulusi Öcal, merhum İ.Halil Biner gibi daha adını saymadığımız birçoğu ebediyete göçmüş nice çok değerli Köşe Yazarı büyüklerimiz ve yaşıtlarımız da vardır. Tabi biz burada sadece hatırlayabildiklerimizi ve Urfalıları yazmaya çalıştık. Ölen meslektaşlarımıza rahmet, hayatta olanlara da hayırlı uzun ömürler diliyoruz.Gazeteciliğiniz süresince mülki ve yerel yöneticilerden bahsedermisiniz?Gazetecilik yaptığımız dönemdeki Valilerimiz; 1968’de göreve başlayıp, 1971’in sonuna doğru tayin olan Nazım Kemal Diniz, daha sonraki yıllarda görev yapan Valilerimiz Fikret Turgut Sayın, Galip Demirel, Rafet Üçelli, Musa Eran, Erol Tuncel (Çok kısa süre çalıştıktan sonra öğretmen olarak Zonguldak ili Karadeniz Ereğli ilçesine Öğretmen olarak atandık. Ondan sonra Urfa’mızda görev yapan Nurettin Turan, Akın Gönen, Ziya Çoker Valilerimizle okulların tatil olduğu dönemlerde zaman zaman toplantılarda bir araya gelerek haber konularında bilgilerine başvururduk), Erdoğan Cebeci, Alpaslan Karacan, T.Ziyaeddin Akbulut, Şahabettin Harput, Muzaffer Dilek, Şükrü Kocatepe, Şemsettin Uzun, Yusuf Yavaşcan, Nuri Okutan, Celalettin Güvenç, İzzettin Küçük zamanında düzenli olarak haberlerimiz gazetelerde yayınlanırdı.Güngör Azim Tuna ve halen görevini sürdüren Abdullah Erin Valilerimiz ile de, Basın işlerini yürüttüğüm 2 dönem AK Parti Şanlıurfa Milletvekilliği, 2 yıla yakın süre Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı yapıp 5 Aralık 2017 itibariyle Çin Halk Cumhuriyeti Pekin Büyükelçiliği görevine resmen başlamış olan Abdülkadir Emin Önen ile birlikte yaptığımız ziyaret esnasında tanıştık, ancak bu değerli Valilerimiz döneminde gazetecilik mesleğini yavaşlattık. Sadece kendi yerel gazetemiz Güneydoğu HAKİKAT ve zaman zaman da AKŞAM gazetelerinde haberlerimiz yayınlandı.Belediye Başkanlarımız ise; Mustafa Kılıç, Kadri Barut, Feridun Yazar, Sıkıyönetim döneminde Belediye Başkanlığı görevini de sürdüren Ziya Çoker ve Erdoğan Cebeci, Alaattin Turhan, İbrahim Halil Çelik, Uğur Esat Akgöl, Ahmet Bahçıvan, Ahmet Eşref Fakıbaba, Celalettin Güvenç. Şu an ise, bilindiği gibi (Büyükşehir) Av. Nihat Çiftçi.Tabi şimdilerde Urfa’mız 3 ayrı ilçe olarak anılıyor. Karaköprü ilçemiz; Belediye Başkanı Metin Baydilli, Haliliye ilçemiz; Belediye Başkanı Fevzi Demirkol, Eyyübiye ilçemiz; Belediye Başkanı Mehmet Ekinci…- Geçmiş yıllarda kullandığımız makinelerimizin büyük bölümünü ve gerekse yayınladığımızı ve çalıştığımız gazetelerin arşivlerini bu Basın Müzelerine (adımıza hazırlanacak bölümlerde) sergilenmek üzere vereceğiz inşallah.Gazetecilik yaptığınız dönemdeki fotoğraf makinesi, film, ses kayıt cihazı ile bugünkü teknoloji arasındaki farklar nelerdir?1970’li yıllarda kullandığımız fotoğraf makineleri şu an antika değerinde kabul edilebilir. Zira ne zoom denilen yakınlaştırması, ne üzerine takılabilecek bir ek parçası, nede netlik yapacak otomatik bir ayarı yoktu. Kodak, Agfa, Yashica, Lupitel gibi şimdilerde çok basit denilen makinelere siyah/beyaz filmler takarak çektiğimiz resimleri, o filmi ayrıca banyo yaptırıp karta bastırdıktan sonra daktilolarda yazdığımız haber metni ile birlikte şehirler arası otobüs aracılığı ile çok acele değilse PTT aracılığıyla İstanbul’a gönderir ve takipçisi olurduk. Fotoğraflı olmayan haberleri ise, PTT’de haberi geçeceğimiz basın kuruluşunun Yurt Haber telefonunu ödemeli yazdırarak bağlanmasını bekler ve bağlanınca da telefonla haberi yazdırırdık. İlk yıllarda ses cihazı yoktu. İlerleyen yıllarda el kadar ve daha sonrasında çok küçük teypler ile sonraki yıllarda da bildiğimiz ses kayıt cihazı ile haberini yaptığımız kimselerin seslerini alır, sonra kâğıda dökerek habere dönüştürürdük. Zenit, Laica, Paloraid (anında kağıda basılı fotoğrafı veren), Fuji, Konica, Olympus, Ashai Pentax, Mamia, Minolta, Nikon, Canon gibi makineler piyasaya çıktı. Son yıllarda da film yerine dijital olanlar ön plana çıktı ve şu an hemen herkes dijital makine kullanıyor. Filimler önceleri siyah beyaz, sonrasında da slayt denilen dia olarak çekilip gönderilirdi.Dijital makineler sayesinde ne filim parası, ne filim banyo ve karta tab etme parası verilmediği gibi anında internet ve telefonların da whatshapp gibi çeşitli programları sayesinde istenilen yere ulaştırılıyor.Teknoloji ilerledi, geçmişe dönmeyi kimse istemez. Herşey çok kolay ve zaman kaybı bile yok. Daktilo yerine bilgisayar kullanılıyor. Posta, telefon, telex, telefoto gibi aletler veya otobüsler yerine internet kullanılıyor. Ses cihazlarının, hatta fotoğraf makinelerinin yerini de son model telefonlar aldı.Dijital fotoğraf makinesini Şanlıurfa’da ilk kullanan bizdik desem yanlış olmaz. Zira Singapur’a geziye gitmiş olan amcamoğlu bana oradan hediye olarak getirmişti. Daha sonraki aylarda da diskete çeken fotoğraf makineleri piyasaya çıktı.Şimdilerde Karaköprü Belediyemiz Basın Müzesi açmaya hazırlanıyor. Yine biz Şanlıurfa Gazeteciler Birliği olarak Lokalimizi Basın Müzesi misali “Basın / Kitap Kafe”ye dönüştürüyoruz ve halen çalışmalarımız sürüyor.İşte gerek geçmiş yıllarda kullandığımız makinelerimizin büyük bölümünü ve gerekse yayınladığımızı ve çalıştığımız gazetelerin arşivlerini bu Basın Müzelerine (adımıza hazırlanacak bölümlerde) sergilenmek üzere vereceğiz inşaallah.Gazetecilikte birkaç anınızı anlatır mısınız?40 yılı aşkın sürede ve çok sayıda basın kuruluşunda çalışmış, sayısız haber peşinde koşuşturmuş, gazetecilikle ilgili yarışmalarda çok sayıda ödüller almış birinin herhalde yine çok sayıda anısı vardır.Anılarım demeyelim de, yaşadıklarımdan aklıma gelen bazılarından bahsedeyim;1978 yılında kurulan Bülent Ecevit hükümetinde İç İşleri Bakanlığı görevini yapan İrfan Özaydınlı, hatırladığım kadarıyla sendikalaşma ve işçilerin iş bırakma eylemi gibi bir durumu yerinde görmek için Şanlıurfa’mızın Ceylanpınar ilçesindeki Devlet Üretme Çiftliğine (TİGEM) gelmişti. Ben ve merhum Nuri Okutan da Ceylanpınar çiftliğe haber peşine gitmiştik. Orada bulunan gazetecilerde birer fotoğraf makinası bulunurken bende 2 tane vardı ve birini boynuma asmıştım. Kalabalık arasından kafamı uzatıp Bakan Özaydınlı’nın fotoğrafını değişik yönlerden çekmeye çalışıyordum. O kalabalıkta bazı gazeteciler ve görevlilerin arasında zorlandığımı gören Bakan İrfan Özaydınlı, beni fark edince (diğer gazeteciler benden iri, ben ise ufak tefek, cılız biri idim) hemen eğilip elimden çekerek, “Yahu ne yapıyorsunuz, çocuğu aranızda ezeceksiniz. Gel oğlum gel böyle ön tarafa, rahat çalış” diyerek beni yakınına çekmişti.Yine merhum Turgut Özal ANAP’ı kurmuş, seçimler sırasında Şanlıurfa’mızı ziyarete gelmişti. O sıralar merhum Cenap Gülpınar da beraberinde idi. (Cenap abi, Siverek gibi nüfusu kalabalık bir ilçemizden ve çevresi oldukça kalabalık ve çevresindekilerle manevi bağı olan saygıdeğer, benimde gerçekten çok sevdiğim biridir) Karameydan yakınında Merkez PTT bitişiğindeki kabaltı içersinde bulunan parti binalarının önünde hemen yakınına gidip kulağına, “Efendim, Urfalı birçok okumuş, Doktor, Emniyet Müdürü vs tahsillilerimiz varken, siz köy ağalarını veya onların önerdiği birini aday gösteriyorsunuz. Bari onların okumuş çocuklarını gösterseniz. Bu sizce doğrumu?” diye sormuştum. O da, elini ceketinin iç cebine götürerek, “Korkmana gerek yok, hepsinin Milletvekilliğinden istifa mektubu cebimde olacak. Kaldıki bu saydıkların değerli insanlar bize kaç oy getirir. Oy kırsalda. Onun için kırsalda sözü geçen, senin dilinle köy ağasını yada onun önereceğini aday gösteriyorum. Bize de çok Milletvekili lazım ki tek başımıza iktidar olalım ve ülkemize, şehirlerimize, insanlarımıza hizmet edelim, değimli” cevabını vermişti. Haksız da değildi. Nihayet seçim sonrası tek başına iktidar oldu ve aday gösterdiği köy ağası veya onların önerdiği kişilerde sadık bir şekilde partilerine de memleketlerine de ellerinden geldiğince hizmet etmeye çalıştılar.Daha anlatılacak çok anılarımız var, dedim ya, hep ön plana çıkmak yerine geri planda kalmayı seven, Allahu Teâlâ’nın rızasını kazanmak için (her işimizde) çaba gösteren biri olmayı yeğlemişizdir.Gazeteci; her zaman gerçeğin ve doğrunun peşinde, basın meslek ahlak ilkelerine bağlı, kamu yararını her şeyin üzerinde tutan, insan haklarına ve farklı düşüncelere saygılı bir anlayışla çalışmalarını sürdürmelidir.40 yıl önceki gazetecilik ile bugünkü gazetecilik arasındaki farkı anlatır mısınız?Bu soru geniş anlam taşıyor. Mesela yukarıda sorduklarınızı içeriyor. Yani 40 yıl önce bugünkü gibi makineler, ulaşım, iletişim araçları vs teknoloji yoktu.Bizim zamanımızda gazetecilik çok daha zor ve heyecanlıydı. Hiç bir haber ve röportajımız nedeniyle mahkemelik olmadık. Çünkü hep doğruları yazdık. Haber kaynağımızı asla yalancı durumuna düşürmedik, hangi fikirden olursa olsun, ne dedilerse onu yayınladık. Gazeteci asla doğrudan vazgeçmemeli ve haber kaynağını küstürmemeli. Haberin içeriklerini düzenli şekilde, yani bizim 5N-1K dediğimiz kuralları aynen uygulayarak yazmalı. Haberin giriş gelişme ve sonuç bölümlerini net bir dille yazmalı. Yani haberin başlığı, spotu, haber nerede ne zaman ve nasıl olmuş bunu açık bir dille anlatmalı.Haberleri doğru, farklı görüş ve düşünceleri uygun bir dille ortaya koymada, toplumun bilgilenmesinde, bilinçlenmesinde ve toplumsal barış, huzur, güven ortamının güçlenmesinde basının önemli payı vardır. Demokrasinin güçlü ve sağlam temeller üzerine oturtulmasında, fikir ve düşünce hürriyetinin geliştirilmesinde etkin rol oynayan gazetecilik mesleği, en dinamik ve fedakârlık isteyen mesleklerin başında gelmektedir. Gazeteci; her zaman gerçeğin ve doğrunun peşinde, basın meslek ahlak ilkelerine bağlı, kamu yararını her şeyin üzerinde tutan, insan haklarına ve farklı düşüncelere saygılı bir anlayışla çalışmalarını sürdürmelidir.Kısaca; Gazeteci namusludur, onurludur, ahlâklıdır, dürüsttür, asla yalan yazmaz. Gazeteci satılık değildir. Makam, mevki, para pul peşinde koşmaz. Rüşvet almaz, parayla haber yazmaz. Ya da yazacağı haberi yazmaktan para karşılığında vazgeçmez. Ülkesini, milletini, memleketinin menfaatini ön planda tutar. Hiçbir zaman kendi yada birilerinin menfaatini ön plana çıkarmaz, menfaat beklemez.Gazetecilik zor meslektir, sorumluluk ister. Basın, ahlak kurallarına uymayı gerektirir. Gazetecilik; yazanların, yazmayı bilenlerin, zeki, yetenekli insanların mesleğidir. Toplumun gözü, kulağı, dilidir. Gazeteci; topluma karşı sorumluluklarını unutmayan, adil, objektiflik, gerçekçi ve doğru kimsedir.‘Şimdilerdeki gazeteciler nasıldır’ diye de sormayın…Ehhh. Ben o böyle, şu şöyle demeyeyim, haklı yada haksız hiç kimseyi rencide etmeyeyim. Varın sizler karar verin… Şanlıurfa’nın 40 yıl önceki haber kaynaklarına ulaşma ile bugün haber kaynaklarına ulaşımda ne gibi farklar ve kolaylıklar var?40 yıl önceki gazeteciler ve okuyucular arasında dağlar kadar farklılıklar olduğu gibi, teknoloji farkı da unutulmamalı. Bizim zamanımızda insanlar ancak gazete ve radyo, daha sonraki yıllarda ise televizyon aracılığı ile haberleri okur, duyar, izlerdi.Şimdilerde ise; internet medyası, sanal medya gazeteleri ikinci plana attığı gibi, televizyon haberciliği bile hafif kaldı dersek abartmamış oluruz. Şunu da kabul etmek lazım; 40 yıl ve daha öncesinde insanlar okumayı şimdikilere göre daha çok severlerdi. Hatta bir gazetenin reklam yazılarına kadar okuyan benden yaşlıları bile gördüğümü söyleyebilirim.Şimdilerde okumayı sevenler azınlıkta olduğu gibi, gazete okumasını bile hiç sevmeyenler var…Bize zaman ayırdığınız iin teşekkür ederim.Ben Teşekkür ederim.
Gündem
03 Aralık 2018 - 16:21
Güncelleme: 05 Aralık 2018 - 22:07
Gazetecilik Zor Meslektir Sorumluluk İster
Yaklaşık 47 yıldır Şanlıurfa’da Gazetecilik yapan Müslüm Abacı (Abacıoğlu) ile Şanlıurfa 63 Haber muhabiri ile röportaj yaptı.
Gündem
03 Aralık 2018 - 16:21
Güncelleme: 05 Aralık 2018 - 22:07