İzzetbegoviç, Hz. İbrahim'in Baktığı Gökyüzüne Bakmaya Geldik

Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç'in Şanılurfa Valiliği ziyaretinde kardeşlik mesajları verildi.

Babası Aliya İzzetbegoviç’in 14’üncü ölüm yıldönümü anma törenleri için Türkiye’de bulunan Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç’in Şanılurfa Valiliği ziyaretinde kardeşlik mesajları verildi.

Valilik makamında İzzetbegoviç’i ağırlayan Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin, Bakir İzzetbegoviç’in, Ankara’dan sonra Şanlıurfa’yı ziyaret etmeyi tercih etmelerinin, büyük bir onur ve şeref olduğunu belirterek, Bosna’da 90’lı yıllarda yaşanan insanlık dramının halâ hafızalardaki yerini koruduğunu söyledi.

Vali Erin, Bakir İzzetbegoviç ile sohbetinde şunları dile getirdi:

Bosna Hersek’te 90’lı yılların başında insanlık âleminin gözü önünde cereyan eden o vahşi ve zalimane uygulamalar bugün gibi taptaze hafızalarımızda ve beynimizdedir. Altı yüz yılı aşan birlikteliğimiz, geçmişimiz, tarihi ve kültürel birikimimiz var. Boşnak kardeşlerimizin o batının gözü önünde cereyan eden vahşi uygulamalara karşı direnişlerini saygı ve hürmetle selamlamaya devam edeceğiz. O direniş ve asil duruş, kendisini o hareketin lideri ve İslam âleminin de aslında önder entelektüel birikime sahip rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in kişiliğinde kendisini buldu. Aliya, bütün söylemlerinde ve eylemlerinde Müslümanca asil bir tavır ortaya koydu. 78 Yıllık hayatı boyunca Müslüman olmanın, Müslüman olarak kalmanın ve yaşamanın mücadelesini ortaya koydu. Dolaysıyla onun bu duruşundan, tavrından ve asaletinden bizlerin ve bütün insanlığın öğreneceği ve alacağı çok dersler var. Aliya’nın ve onun çocuklarının mücadelesi aslında bugün de devam ediyor. Türkiye de bu mücadelenin devamını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan aynı anlayışla devam ettiren örnek ve ender liderlerden bir tanesi aynı zamanda. Bosna Hersek’te 90’lı yılların ilk yarısında yaşanan özellikle Serebrenitsa’daki o katliamı hiçbir zaman unutmayacağız. O katliam, hepimizin bildiği gibi Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği bölgeye sığınmaya çalışan kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşuyordu. Birleşmiş Milletlerin gözetimi ve denetimi altındaydı. Hollandalı askerlerin koruduğu bir alandı. Oraya gelen 8 bin 700’ün üstünde Boşnak kardeşimiz hunharca katledildi, bir katliam yaşandı. O zaman herkesin ortak şekilde dillendirdiği bir söz vardı; Avrupa Bosna’da öldü şeklinde ifade ediliyordu. Evet, o zaman Avrupa ve temsil ettiği medeniyet Bosna’da o katliam sayesinde gerçekten öldü, onun devamında da birçok İslam ülkesinde ve Suriye’de yaşanan katliamlarla Avrupa medeniyeti yerin altına gömüldü aslında.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, kıyıya vuran Suriyeli masum çocukların bedenleri Avrupa medeniyetinin mezar taşlarını temsil eder noktaya gelmiş durumdadır. Bizler de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kişiliğinde ve nezdinde tıpkı rahmetli Aliya İzzetbegoviç gibi hakkı ve hakikati haykırmaya devam edeceğiz. Çünkü rahmetli ölümle savaşın kaybedilmediğini, asıl ölümün düşmana benzemeyle olacağını kaydetmiştir. Bunu her zaman dile getirmişti. Şu anda bunu aynı tarzda dile getiren, insanlığın yaşadığı bu krizde egemen güçlerin insanlığa yaşattığı haksızlıkları haykıran ve yüzlerine söyleyen, dünya beşten büyüktür söylemiyle ifade eden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. İnşallah Cumhurbaşkanımız liderliğinde haksızlığa boyun eğmeyeceğiz, direnmeye devam edeceğiz, sadece bu coğrafyada değil yeryüzündeki bütün mazlumların yanında açık yüreklilikle yer almaya devam edecek, boyun eğmektense ölmeyi tercih edeceğimizi bütün insanlığa göstereceğiz.

Bu vesile ile merhum Aliya İzzetbegoviç’i rahmetle, minnetle ve özlemle tekrar anmak istiyorum. Ve yine Bosna Hersek’in özgürlüğü, bağımsızlığı ve hürriyeti için mücadele eden ve hayatını kaybeden şehitlerimizin hepsini rahmet ve minnetle yâdediyorum. Tekrar hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Vali Erin’den sonra, “Sizlere kalpten teşekkür ederim” diyerek duygu ve düşüncelerini dile getiren Bakir İzzetbegoviç, “Böyle şerefli, şanlı bir şehirde, bizim atamız olan İbrahim aleyhisselamın şehrinde sizlerle beraber olmak son derece memnuniyet vericidir. Dualarımızda, son peygamberimizin yanında onun da adını zikrediyoruz. Biz de doğduğu şehre geldik ve onun baktığı gökyüzüne bakmaya geldik. Burada yaşaması nasip olan insanların da yüzünü görmeye geldik” dedi.

Türkiye ve Bosna Hersek’in dost değil, kardeş ülkeler olduğunu kaydeden İzzetbegoviç, konuşmasında şunları dile getirdi:

Dün, babamın ölüm yıldönümü töreninde bunu apaçık görme fırsatımız vardı. Bir zamanlar sizin de ifade etmiş olduğunuz gibi biz o İslam bayrağını Bosna’da taşıdık. Adaletsizlik yapmadık, haksızlık yapmadık. Bugün bazı ülkeler İslamiyet adı altında zulüm yapıyorlar. Allaha şükürler olsun, biz böyle olmadık. Biz de çok zulüm gördük, bizden kat kat daha güçlülere direnmeyi başardık. En önemlisi biz zulüm yapmadık. Öç almadık, intikam almadık, karşı taraf gibi hiç olmadık. Büyük Cumhurbaşkanınız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde şu anda İslamiyetin bayrağını taşıyan sizsiniz. Allah’a hamd olsun, hem Allahın size bir desteği var. Hem de dünyadaki iyi insanların bir desteği var. Çok açıktır ki size bir zararları dokunamıyor ve size bir şey yapamıyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülke büyümeye devam ediyor. Buradaki insanlar, mülteciler kaçarken Avrupa dikenli tellerle engellerken, siz burada onları kardeş gibi evlerinize misafir ediyorsunuz. Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan da sizin ifade ettiğiniz cümleyi söyledi. Avrupa’nın prensipleri Bosna’da öldü, Suriye’de gömüldü. Sonunda da bir cümle kullandı, ben de çok sevindim bu cümleye. Dedi ki Avrupa’ya, ‘Ey Avrupa, değişmen lazım. Türkiye’ye kapıları tamamen açman lazım’ yani, Avrupa ile diyalogun devam etmesi için bir açık kapı bıraktı. Bosna’da yaşayan iki milyon Boşnak Müslüman ve Avrupa’da yaşayan 25 milyon Müslüman Türkiye’nin de katılmasını bekliyor. Onlar da hepsi aynı değil. Orada da kendi aralarında iyi insanlar var. Biz kendimizi savunamayalım diye silah ambargosu koydular. Çünkü mantık şuydu, birisi bu Müslümanların işini halletsin, burada Sırplar olsun. Bu cümleleri, Başkan Clinton kendi notlarında kaydetmiştir. Yani bu müslümanları yok etme kirli işini Sırplar bitirsin. Ama buna izin vermeyen insanlar da vardı. Siyasi olarak bizim için savaşanlar vardı. En sonunda NATO saldırılarıyla bu işi bitirdiler. Tabi bize karaborsadan silah satanlar vardı. İnsani yardım gönderenler vardı. Batıda da değerli insanlar ve liderler var. Eğer o insanlar, sizler ve müslüman kardeşlerimiz olmasaydı Bosna’nın ayakta kalması çok zordu. Benim umduğum şu; Sayın Tayyip Erdoğan’ın söylediği cümleler artık onları uyandırır ve onların arasında ittifakçılar çıkar ve Müslümanlara iyi muamele eden insanlar ortaya çıkar. Çünkü Müslümanlar arasında her yerde bir fesat var her yerde savaş var. Ancak bunlar bittiği zaman Müslümanlar çok büyük bir güç olacak. Belki yirmi, belki otuz yıl sonra Müslümanlar en büyük güç olacak. Bunu ister beğensinler ister beğenmesinler böyle olacak. Müslümanlar bir olacak ve beraber çalışacak. Şimdi savaşıyor olabiliriz ama biz kardeşiz ve bir gün mutlaka aynı ipe sarılacağız. Siz daha gençsiniz ve bunu göreceksiniz.

Bugün burada sizlerle olmaktan çok büyük onur ve şeref duydum. Davetiniz için çok teşekkür ederim, seve seve bu kutsal mekânları gezeceğim.