Şanlıurfa Barosundan Andımız Açıklaması

Şanlıurfa Baro Başkanı Ahmet Tüysüz Danıştay 8.Dairesinin Andımız ile ilgili verdiği karar ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Şanlıurfa Baro Başkanı Ahmet Tüysüz Danıştay 8.Dairesinin Andımız ile ilgili verdiği karar ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Şanlıurfa Barosundan yapılan açıklamada, Bilindiği üzere 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylamasında kabul edilen anayasa değişiklikleri yargının yetki sınırlarını da daha belirgin hale getirmiştir. Anayasa’nın 125. Maddesi metni incelendiğinde; “(Değişik birinci cümle: 7/5/2010-5982/11 md.) Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." hükmü yer almaktadır.

Hal böyle iken Danıştay 8.Dairesi, "8 Ekim 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1'inci Maddesiyle yürürlükten kaldırılan “öğrenci Andı" ile ilgili olarak vermiş olduğu kararla hukukun temel ilkelerini esas ve usul bakımından görmezden gelerek keyfilik kokan bir gerekçeyle iptal kararı vermiştir.  Bu yönüyle de Danıştay 8. Dairesince hukuksal mantık açısından eleştiriye açık zayıf ve sakat bir karar verilmiştir. Kararın gerekçesi incelendiğinde Dairenin,  gerekçe oluşturmak için oldukça gayret! gösterdiği anlaşılmaktadır. Kararda, idarenin bir eylem veya işleminin “öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak olan bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.” Şeklinde belirtilmesi ideolojik tutum içinde karar verildiğini düşündürten en hafif deyimle talihsiz bir durum yaratmıştır.

Şanlıurfa Barosu olarak hukuksal eleştiri sınırları içinde kalarak, kararın bu zorlama gerekçeyle tehlikeli bir yargı mühendisliğine kapı araladığına da dikkat çekmek istiyoruz. Yargı mühendisliğinin bile altından kolay kalkamayacağı “bir bilimsel gerekçeye dayanması” kıstası bundan sonra idare ve hatta aynı mantıkla hâkimlerin laboratuardan çıkmadan bilimsel gerekçeleri bulmasını gerektirir.  Sivil ve siyasi hayatı daraltan brokratik merkezlerin vesayetine kapı aralayan iş bu karardan temyiz incelemesini yapacak olan İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla dönüleceğini umut ediyoruz.

Yargıda Anayasa ve yasaları yorumlama açısından zihinsel perspektif sorunu olduğunu düşündürten böyle bir kararın verilmesi yüksek yargıya generaller tarafından verilen 28 Şubat brifinglerinin etkisinin süregeldiğinin işareti olarak görülmelidir. Yargı kararlarıyla toplumdaki farklı renkler, diller ve inanışların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmemektedir.İfadelerine yer verildi.