Şanlıurfa 63 Muhabiri Şanlıurfa’da Bakırcılık mesleğini yürüten Halil Kurt ile röportaj yaptı. Bakırcılık mesleği yapabilmek için bir insan sevdiğiniz gibi sevmeniz gerekiyor. Şanlıurfa’da bu bakırcılık işçiliğine 30-40 yıl öncesine kadar rağbet vardı. Şuan sadece şehir dışındakilerin bir rağbeti var.Çünkü insanımız daha çok çelik, alüminyum denilen malzemeye yöneldi. Bakırcılık mesleği gün geçtikçe kötüye gidiyor iyiye gitmiyor. Bakırcılık mesleği, ustaların azalması ve gelişen teknoloji ile birlikte yok olmaya yüz tutuyor.Sizi tanıyabilirmiyiz ?1987 Şanlıurfa merkez doğumluyum. Yaklaşık 22 yıldır bu meslekle uğraşıyorum. Mesleğe başlamadan önce tabi patronumun babasının yanında çalışıyordum. Ben o zamanlar. Bu meslek bende bir aşk ile başladı. Ve o aşkla 22 senedir devam ediyor bu şekilde. Bu mesleği yapabilmek için sevmek gerekiyor. Sevmediğin zaman hiç bir şey yapamazsın hiçbir şey elde edemiyorsunuz. 22 sene boyunca bu mesleği yaptığımda hiç pişman olmadım. Ama bugünkü nesilimiz maalesef ki bu meslekle ilgili hiçbir öğrenme isteği yok atılmıyorlar. Ne kadar uğraşsak ta isteyerek yapmıyorlar. Ama bu mesleği yapabilmek için bir insan sevdiğiniz gibi sevmeniz gerekiyor.Bu mesleğe ilginiz nasıl oldu. ?Bana bu mesleği sevdiren ustam Ömer BAKIR kendisine sevdirdi. Çok teşekkür ederim bugünlere geldiği için üzerimde emeği çoktur. İyi bir ustadır. Kaliteli bir ustadır. Zaten kalitesi yaptığı işlerle, kişiliği ile karakteri ile ön plana çıkıyor.Bakırcılığı talep nasıl?Şanlıurfa’da bu bakırcılık işçiliğine halkımız olarak çok eskilere gidersek 30-40 yıl öncesine gidersek o zamanlar rağbet vardı. Şuan sadece şehir dışındakilerin bir rağbeti var.Süs eşyalarına halkın ilgisi iyi. Daha çok bu tür şeylere rağbet gösteriyorlar. Özel istek geliyor tabi ki. İstediğiniz şekilde tasarım yapılabiliyor. Zor denen bir şey yok ama imkânsız biraz zaman alabiliyor.Bakırla Neler Yapılıyor?Bakırla hediyelik süs eşyalar olsun, günümüzde kullanılan çay setleri olsun, duvara asılan hediyelik eşyalar var, kişiye özel yapılabiliyor. İsteğe göre isimler, motifler yapılabiliyor.Yeni nesil bakırcılığa ilgi duyuyor mu ?Sayılı ustalar kaldı hatta ustada kalmadı. Şuan bunları yapan usta olmadığı için eskiden kullanılırdı. Bunlar şuan kullanılmıyor. Çünkü insanımız daha çok çelik, alüminyum denilen malzemeye yöneldi. Bakırcılık mesleği gün geçtikçe kötüye gidiyor iyiye gitmiyor. Tabi bunun iyi olması için sağ olsun patronumuz Ömer BAKIR yaptığı çeşitlerden, çıkardığı ürünlerden tekrar bugün günümüz şartlarında bunu tekrar gündeme getirmeye çalışıyor.Bu meslekte çırak yetişmiyor. Yetişebilmesi için isteğin olması gerekiyor. Ama şimdi ki nesil pek fazla umursamıyor.Bu Meslekte Kazanç Var mı ?Kazancından ziyade maddiyattan ziyade maneviyatı yüksek bir meslek. Maddiyat olarak elhamdulillah 3 – 5 neyse. Zaten kazanılmasa bu iş yapılmaz. İlla ki kazanılıyor ama her şey maddiyat değil bana göre en önemli şey maneviyat. Maneviyat olarak ta bir insanın yanında yetişmek guru verici bir olay. Yani çok şanslıyım o kadarını söyliyim.Bakırcılığın devam etmesi için neler yapılmalı ?Günümüz neslinin bu işe sevdirilmesi lazım. Bunun için kurslar açılması lazım. Kursların açılmasıyla da bitmiyor. Bu mesleği öğrenecek öğrencilerinde bulunması gerekiyor. Bir nevi sevmek gerekiyor.Teknolojik ürünleri bakırcılığı etkiledi mi?Bugün 40 – 50 yıllık ustalarımız var. Onlar bugünün şartlarında zaten teknolojiye ayak uydurarak onlar da zamanla kayboldular. Eski işçiliğin yerini şuan teknolojik aletler aldı. Antep gibi Maraş gibi teknolojik aletleri olan şehirler aldı. Onlar da günümüz şartlarında insanlar eskiden işçiliğe bakar iken bugün maddiyata bakıyor. Maddiyata bakıldığı zaman da ister istemez 3 – 5 kuruşun hesabı yapılarak fabrikasyon olan ürünler daha fazla tercih ediliyor.Bakırcılıkta diğer illerle farkımız ne ?Zaten bir Antep’te yapılıyor bir Maraş’ta var bir de Şanlıurfa’da var. Türkiye genelinde önemli olan 3 bölge. Şanlıurfa’nın diğer iki illerden farkı işçiliğin kendi elleriyle yapılmasıdır. Ustaların olmasıdır. Ustamız Ömer BAKIR gibi ya da Mehmet ÇİRKİN gibi ama bugün Antep’te verebileceğim bir isim yok çünkü onlarda fabrikasyon ve makine olduğu için bana pek cazip gelmiyor onlar. Bana göre bakırcılık el sanatı adı üstünde el ile yapılması gereken bir sanattır. Bir emeğin olması gerekiyor. Fabrikasyona döndüğü zaman bir emeği kalmıyor. Bunun da pek cazip bir tarafı yok.El İle Yapılan Ve Hazır Olan Bakırın Arasında Ne Fark Var ?İlla ki bir farkı oluyor. Bir hammadde bakırı alıp sadece çekişle ve nakışla bunu bir hale getirmek günler isteyen bir şey. Ama bugün fabrikasyon makinenin fişini takarsınız sabah başlar akşama kadar istediğiniz ürünü verir size. Ama insan eliyle yapılan insan gücüyle yapılan öyle değil. O günde 1000 adet yapıyorsa biz günde en fazla 15 – 20 tane fazlasını yapamayız. Ama el işçiliğinin farkı çok. Ama ne yazık ki Urfa’da, Türkiye’de el sanatına her hangi bir yoğunluk bir talep yok. Aşılama olayı yok. Bu mesleğin yapılabilmesi için aşılanması gerekiyor. Bir de kursların olması gerekiyor. Yetkililer mesela belediye olsun valilikler olsun bunlara yönelik bir kurs açması gerekiyor. Usta eğitimcilerle bu işi tekrar sevdirebilir. Tekrar yapılabilir. Bunun içinde devletin desteği gerekiyor.Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Ben teşekkür ederim bize bu imkanı tanıdığınız iBakırcılık; İnsanoğlunun bakırı bulması ve işlemesini öğrenmesi M.Ö. 5000-3000 tarihlerinde Kalkolitik Çağ denilen Bakır Çağı ile başlamıştır. Yapılan araştırmalar, Anadolu'da bakırcılığın gelişiminin, çok eski tarihlere dayandığını, bakır cevher yataklarının eskiden beri işletildiğini doğrulamaktadır. Anadolu sanatında önemli bir yeri olan bakır, süslemeye de çok elverişli bir madendir. Günlük kullanımda kap-kacak, takılar, miğferler, kapılarda, kapı süslemelerinde, yapı unsuru olarak kullanılmıştır. En çok kullanılan maden bakırdır. Bakır kap yapım teknikleri; dövme, dökme, sıvama (tornada çekme), preste basma olarak dört çeşittir.Şanlıurfa’da BakırcılıkŞanlıurfa il sınırları içindeki Hassek Höyük, Kurban Höyük, Lidar Höyük gibi höyüklerde yapılan arkeolojik kazılarda kalkolitik çağa ait bakır kaplar, ok ve mızrak uçları ile iğnelere bol sayıda rastlanılmıştır. Ayrıca Harran'da 1950 yıllarında yapılan Türk-İngiliz ortak kazılarında, içkale içersindeki bir odanın tavanının tesadüfen çökmesi sonucu bulunan, 11. yüzyıl sonu ve 12. yüzyıl Eyyûbiler dönemine tarihlenen 199 parça nadide madeni eser bakırcılık sanatının bu bölgede ileri bir düzeyde olduğunu vurgulamaktadır.Ankara Etnografya Müzesi'nde muhafaza edilen bu eserler; işlemeli havanlar, siniler, kazanlar ve çeşitli kaplardan oluşmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Harran Kazıları Başkanı Dr. Nurettin Yardımcı’nın girişimleri sonucunda bu eserlerin çok az bir bölümü Şanlıurfa Müzesi'ne getirtilebilmiş ve teşhire sunulmuştur.Urfa'daki tarihi geçmişi bu kadar eskilere dayanan bakırcılık sanatı 1960'lı yıllara kadar önemini korumuş, Kazancı Pazarı ve Hüseyniye Çarşıları'ndaki dükkânlarda çok sayıda usta tarafından sürdürülmüştür. 1960'lı yıllarda alüminyum, plastik ve daha sonraları çelikten imal edilmiş fabrikasyon türü mutfak gereçlerinin piyasaya hakim olması ile bu sanat önemini yitirmiştir.1950'li yıllarda 100 iş yerinde 300 usta ve kalfa ile sürdürülen bakırcılık sanatı günümüzde 10 işyeri ve 30 civarında usta ile sürdürülmeye çalışılmaktadır.Şanlıurfa bakır işleri "dövme çekiç" tekniğiyle ün salmıştır. Urfalı bakırcı ustalarının bu teknikteki maharetlerinin tartışılmaz olduğu söylenmektedir. Son zamanlarda bazı genç ustalar tarafından "Kabartma Çekiç" tekniğine yönelinerek turistik amaçlı, tarihi yerleri ve özel amblemleri konu alan kabartmalı tepsiler, cezveler yapılmaya başlanmıştırBakırcılık Ürünleri0.70 mm. ile 1.5 mm. arası kalınlıklardaki düz ya da disk (yuvarlak) pirinç veya bakır levhalar işlenerek çeşitli formlarda şekillendirilmektedir. Şanlıurfa ve çevresi mutfağının zengin olması, bulgur kaynatma, pekmez ve şire yapma (üzüm suyunun kaynatılması ile yapılan "bastık" (pestil), çekçek, kesme, sucuk ve benzeri tatlıların genel adı "şire"dir), süpha yemeği, hacı yemeği, tirit (fakirlere verilen bir çeşit yemek) gibi 300-500 kişiye verilen ziyafetler bakırdan yapılan mutfak gereçlerinin zengin bir çeşitlilik göstermesine neden olmuştur.Yemek çeşitlerinin zengin olması, her yemek türü için ayrı bir kazan, ayrı bir tencere, ayrı bir sahan türünün gelişmesine neden olmuştur. Mesela, Tas Kebabı yemeği için özel bir tas biçimi geliştirilmiştir ki sadece bu yemeğin yapımında kullanılır. Sac kavurma yemeği için özel saclar, pilav çeşitleri için özel lengerler imal edilmiştir. Yine aynı şekilde "Bulgur Kazanı", "Köfte Leğeni", "Hamur Teşti", "Ges Teşti" (Çamaşır Teşti) gibi amacına uygun olarak üretilmiş kaplar vardır. Sadece bulgur ve pekmez kaynatmada kullanılan ve "Kollu Tas" denilen tas çeşidi de özel amaçla üretilmiş bakır gereçler arasında yer almaktadır.Eski Bakırcı Ustaları:Kör Müslüm, Ebu Davud, Kazancı Müsbeh, Kazancı Ömer, İbrahim Kalaycı, Ahmet Bakırcı, Nuri Örs, Yasin Örs, Hasan Diyar, Hakkı Tamkoç, Salih Aktaş, Şükrü Atlıoğlu, Arap Maksut, Mehdi Kazancı, Hadi Kazancı, Aziz Uçar, Halil Uçar, Kadir Uçar, Mehmet Uçar, Abdullah Bakır, Hacı Osman Bakır, Mustafa Kalaycı, Yusuf Kalaycı, Ramazan Toprak, Nabi Toksöz, Yahya Çavuş, Ahmet Halfe, Mehmet Çirkin, Aziz Demirözü, Şefik Döğücü, Halil Bal, Hacı Ahmet Canbaz, Mahmut Nehir, Mehmet Külekçi ve Mahmut Güzel. Mahmut Çirkin, bu isimlerden de anlaşıldığı gibi, ustaların büyük bir kısmı Bakırcılık sanatı ile ilgili "Kazancı", "Kalaycı", "Bakır", "Bakırcı", "Örs", "Demirözü" ve "Döğücü" soyadlarını almışlardır.
Kültür Sanat
30 Nisan 2017 - 21:48
Güncelleme: 02 Mayıs 2017 - 12:30
Urfa'da Bakırcılık yok olmaya yüz tutuyor
Şanlıurfa 63 Muhabiri Şanlıurfa’da Bakırcılık mesleğini yürüten Halil Kurt ile röportaj yaptı
Kültür Sanat
30 Nisan 2017 - 21:48
Güncelleme: 02 Mayıs 2017 - 12:30
Bakir caydanligin, cezvelerin daha saglikli oldugunu ogrenince hemen siparis verdim. Bence reklam sikintiniz var.Teflon, celik mutfak aletlerinden cok daha dogal ve saglikli.