Yazmacı: Netanyahu kuduz bir köpek edasıyla saldırılarına her gün bir yenisini ekliyor

İsrail, 7 Ekim’den bu yana sistematik şekilde Gazze halkına yönelik olarak katliamlarını sürdürüyor. İsrail'in 297 gündür süren saldırıları sonucu Gazze Şeridi'nde en az 16 bin 172'si çocuk, 10 bin 798'si kadın olmak üzere 39 bin 324 Filistinli öldü, 90 bin 830 kişi yaralandı.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, İsrail'in 10 aydır saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde her gün 37 çocuk annesini kaybediyor.Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre her saat neredeyse 4 çocuk yaşamını yitiriyor.

Üstelik katliamların boyutu gün geçtikçe derinleşiyor. Sivillerin sığındığı, tek hayatta kalma noktası konumundaki mülteci kampları hedef alınıyor. Gözü dönmüş Netanyahu ve avanesi, Birleşmiş Milletlere ait kampları, sağlık kuruluşlarını, camileri, ambulansları, okulları bombalamaya devam ediyor.  Düşmanca bir halkı yok etmenin yanısıra kültürü ve tarihi de yok ederek Gazze halkının tüm izlerini ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar.

Tarihin hiçbir döneminde bu denli büyük bir soykırım ve katliamla karşılaşılmamış, bir ülke halkı, kültürü ve tarihiyle yeryüzünden silinmeye çalışılmamıştı. Bugüne kadar 700’e yakın caminin yıkıldığı Gazze’de, 300’e yakın tarihi ve kültürel varlık saldırılar sonucu tamamen harabeye döndü. 

Savaş ahlakı taşımayan İsrail hükümeti, önüne gelen her kendinden olmayanı öldürme içgüdüsüyle saldırganlığını sürdürmeye devam ediyor. ABD ve diğer batılı ülkelerdeki şaklaban destekçilerinden aldıkları desteklerlesaldırılarını sürdüren İsrail hükümeti, hiçbir uluslararası hukuku ve yargı organlarını da dikkate almamaya devam ediyor.

Aç ve susuz bırakılarak bir köşeye sıkıştırılmış binlerce sivili acımasızca katleden Netanyahu ve hükümeti, ağzından köpükler saçılmış kuduz bir köpek edasıyla saldırılarına her gün bir yenisini ekliyor. Tüm bunlar olurken ABD kongresinde geçtiğimiz hafta, Gazze'de soykırım yapmak suçundan Uluslararası Adalet Divanı önünde sanık konumundaki birisi dakikalarca ayakta alkışlanıyor. Bu vicdansızlığı açıklayacak bir kelime bulmak mümkün değil.

Ayakta alkışlanarak cesaret verilen Netanyahu, Uluslararası Adalet Divanı’nın Soykırım nedeniyle aldığı tedbir kararına rağmen soykırıma devam eden, BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararına uymayan, Gazze’de 40 bine yakın Filistinli kardeşimizi çocuk, kadın, gençyaşlı demeden katledendir. Yüzsüzlüğün bu kadarı. Eli kanlı Gazze kasabı Netanyahu’yu ağırlayarak 57 kez ayakta alkışlayan Temsilciler Meclisi üyelerinin  akıl ve vicdan tutulması yaşadıkları aşikar.

Yaşanılan bu tablo İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan mevcut küresel sistemin artık miadını doldurduğu, uluslararası kurumların işlevsiz hale geldiği açıkçaortaya çıkarmaktadır. Sorunlara çözüm üretme kabiliyetini yitiren uluslararası organizasyonlar ve onların sistemleri Suriye’de, Ukrayna’da ve son olarak Gazze’de yaşanılanları engelleyememiştir.

Dün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Rize İl Teşkilatı toplantısında “Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da atalım” dedi. Cumhurbaşkanımız dün olduğu gibi bugün de yarın da mazlum halkların yanında olmaya devam edecektir.

Hakk yolunda daima mücadele etmeyi hedefleyen bir kültüre sahibiz. Bu anlamda Hakk’ın ve haklının yanında olmak bizim inancımızın, kültürümüzün kaçınılmaz bir gereğidir. Gazze’nin ardından dün gece Lübnan’a saldırı düzenleyen eli kanlı terörist İsrail hükümetinin sözde Dışişleri Bakanı YisraelKatz, sosyal medyasından küstahça açıklamalarda bulunarak aklı sıra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ölümle tehdit etmeye kalktı.

Saddam Hüseyin’i örnek göstererek sonunu biri hatırlatsın mesajı vermeye çalıştı. Ey kendini bir şey sanan Bakan bozuntusu, mazlumların lideri, dava adamı, Hakk’ı söylemekten çekinmeyen Recep Tayyip Erdoğan’ı korkutmayı, sindirmeyi sen değil, ağababaların bile başaramaz.

Recep Tayyip Erdoğan’a, Türkiye’ye bulaşmaya senin çapın da kalibren de yetmez.