Türkiye Cumhuriyeti hükümet sistemi tercihini şimdiye kadar meclis hükümeti ve parlamenter sistemden yana kullanmıştır. Bu konudaki güncel tartışmalar ise başkanlık sistemine geçilip geçilmemesi ekseninde devam etmektedir. Türkiye de hükümet sistemi çeyrek yüzyıldan beri tartışılmaktadır. Parlamenter hükümet sistemi yerine başkanlık sistemi ya da yarı başkanlık sistemi önerilmektedir.
Bir hükümet sisteminin, başka değişkenlerden bağımsız olarak, demokratik bir yönetim sisteminin istikrarlı bir biçimde sürdürülmesinin sağlanması bakımından “iyi” ya da “kötü” olduğu söylenemez.
Siyaset, toplumu yönetme ve sorunları çözme sanatıdır. Türkiye'de özellikle koalisyon dönemlerinde, siyasetin çıkmaza girdiği veya parlamentonun işlevini yapamadığı sorgulanmaktadır. Başkanlık sistemi tartışması 1980'li yıllarda Özal ile başlamış Demirel ile devam etmiştir. 2010 anayasa değişiklikleri sonrası Türkiye için başkanlık sistemi tartışmaları yeniden gündeme gelmiştir. Bu çalışmada başkanlık önerisini destekleyen görüşler ile buna karşı duran görüşler ele alınarak bir değerlendirme yapılması uygundur.
karar verici seçilmişlerin Türkiye devlet otoritesini sınırların fiziki sınırların bile ötesine ulaştıracak, hissettirecek nüfusa sahip olabilmesi açısından parlamenter sistemi noksan görülmektedir, mevcut idarecilerin ve buna muhalefet
işlevi gören unsurların karar verici/denetleyici seçilmişlerin başkanlık sisteminde ortak paydada karar verememesi, sistemi halka indirgemiş olmaması Türk insanı nezlinde tam bir muamma oluşturmuştur.
karar verici ve denetleyici meclis organlarının gerek çatışması gerekse nesnel bir tutum sergileyememesi milletimiz nazarında Başkanlık sisteminin tam da ne olduğu anlaşılmamaktadır.
fakat mevcut karar vericilerin referandumda milletimize , başkanlığın nasıl olacağı, icra organlarının nasıl hayat bulacağı alt ve üst düzey gözetilerek anlatılması, yetişmiş kadrolar tarafından mümkün olacaktır. Yerel yönetimlerin yetişmiş unsurlara sahip olamaması mahalle ve sokaklara inememesi büyük sorun teşkil
ediyor, bu noktada yetişmiş kadroların görev bilinci en üst düzeyde olmalıdır, karşılık beklemeden halk için çalışan kadrolar bayrağı sancağa dikecektir. bu gençlerin özverili karşılıksız emekleri sonucunda vuku bulacaktır.
Yazı başlığında soruyu sormuşsunuz ama cevabı vermemişsiniz. Uygun mu, değil mi ?
azar soruyu halka soruyor cevapını halk verecek yazar degil
Sizin yazilariniza ihtiyacimiz var ahmet bey devamını bekliyoruz
Somut bilgiler ile geçmiş ile geleceği bağlayan yönetimsel olgunun serüveni tadında yazılmış güzel yazı
Eee uygun bir model mi? Soruyu sormuşsunuz ama cevabı vermemişsiniz