IPARD programındaki yanlışlar ve kırsal kesimin giderek yoksulaşması
IPARD programının Türkiye tarım sektörünün ve kırsal yaşam alanlarının bütün sorunlarına çözüm olacağı yanlış bir yargıdır. Ancak Türkiye'nin tarımı ve kırsal alanları için önemli miktarlarda sayılabilecek bu mali desteği yerinde ve etkin şekilde kullanması; ihtiyaç analizlerinin doğru ve gerçekçi yapılmasına, uygulama mekanizmasını işletecek kurumsal yapının dikkatli ve uygun temellerde oluşturulmasına ve planlamanın geniş katılımlarla ihtiyaca uygun hazırlanmasına bağlıdır. Bunun için de yapılması gereken bu programın ülkemize, sosyo-ekonomik faktörlerimize, eğitim düzeyimize uygun hale getirilmesidir. Bir tarım modelini alıp başka bir ülkede veya coğrafyada uygulamak için; kırsal alanların mevcut durumunun ortaya konması, karşılaşacağı muhtemel sorunların saptanması, bu sorunlar karşısında öneriler geliştirilebilmesini iyi saptamak gerekir. Kırsal alanlara hizmet götüren kurumlar arasındaki koordinasyon yetersizliği ve yetki mekanizması da gözden kaçırılmamalıdır.
Bahsi geçen programın herhangi bir araştırma yapılmadan uygulamaya konulması, zengin çiftçi ve işletmelerin ekmeğine yağ sürecek böylelikle IPARD programı küçük çiftçi ve işletmeleri daha da yoksulaştıracak ve küçük çiftçi ve işletmelerin büyük işletmelerle rekabet etme gücünü adım adım azaltacaktır. IPARD uygulaması yanlış bir uygulama değil ama bizim tarımsal ve kırsal kalkınma için ilk sırada gelmemeli yani öncelik bu program olmamalı. Yoksa tarımımız giderek yoksullaşır ve fakirleşir.
Önümüzdeki zorlu dönemde, etkin milli tarımsal politikalar hayata geçirilmezse tarımsal üretimde ve üretici gelirlerinde beklenen artış sağlanamayacak, hatta azalmalar ortaya çıkabilecek. Böyle olası bir durumda da Türkiye, çoğu stratejik tarım ürününde dışa bağımlı hale gelebilecektir. Bu nedenle Türkiye, özellikle verimlilik ve rekabet gücünün artmasını sağlayacak etkin teknoloji kullanımı, kırsal ve tarımsal alt yapının ve tarım işletmelerinin yapısının iyileştirilmesine yönelik programlamayı gerçekleştirmek zorundadır. Aksi takdirde, Türk tarımı, gerek AB, gerek dünya pazarları karşısında ciddi bir rekabet sorunu yaşayacaktır.
Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de zayıf kırsal alanlar önemli bir sorundur. Ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan kentlere göre birçok dezavantajın söz konusu olduğu kırsal alanlara yönelik kalkınma amaçlı milli tarımsal politikalar hayata geçirilmelidir. Geçmiş dönemlerde uygulanan politikalardan elde edilen tecrübeler ve uluslararası çapta gerçekleşmekte olan değişimler doğrultusunda yeni kırsal kalkınma politikaları ortaya konulmalıdır. Kırsal kalkınma politikaları ve uygulamalarının kırsal bölgelerin kalkınmasına yönelik olumlu sonuçlar doğuracağı açıktır.
Sonuç olarak AB’nin IPARD uygulması milli politikalar ile desteklenmezse ve adilane uygulanmazsa çiftçimizi ve tarımsal üretimimizi olumsuz etkileyeceği kesindir. Bu olumsuzlukların başında da tarımsal olarak AB'ye bağımlı hale gelmek var bence. AB'nin bizim kara kaşımıza kara gözümüze aşık olmadığını hepimiz biliyoruz. Dolaysıyla IPARD programını lehimize olacak şekilde yani milli tarımsal politikalarla uygularsak küçük çiftçimizi ve işletmelerimizi bu programdan en iyi biçimde faydalandırmış oluruz.
Ağzınıza sağlık Ahmet Bey çok güzel yorumlamışsınız.